Tüm tatil planlama ihtiyaçlarınız tek bir yerde, doğrudan rezervasyon yapmanızı ve resmi çevrimiçi fiyatlardan yararlanmanızı sağlar.
- Gidilecek yerler
- Yapılacak şeyler
- Seyahatinizi planlayın
- Ιlham alın
- Daha fazlası
Atina'dan yola çıktığınız zaman, Mora Yarımadası çevresindeki güzergahınıza dahil etmek istediğiniz, kendinize en uygun kasaba ve köyleri seyahat rehberinizden seçebilirsiniz. Hangi yönü seçtiğiniz veya seyahatinizin uzunluğu önemli değildir. Sadece kendinizi Yunanistan'ın olağanüstü bir köşesinde kültür, tarih, doğa ve muhteşem yemeklerin sunulduğu bir yolculuğa hazırlayın. İşte iştahınızı daha da kabartacak 10 günlük yolculuk alternatifi.
Gerçekleştireceğiniz bu zaman yolculuğuna dilediğiniz yerden başlayabilirsiniz. Atina'dan 2 saat uzaklıktaki, Korint Kanalı boyunca ve Mora Yarımadası'nın kuzeydoğu kıyısında, antik dünyayı hayata döndürmek için diğerlerinden daha fazla çalışma yapılan arkeolojik alana, Antik Epidaurus'a ulaşırsınız. MÖ 4. yy'a hoş geldiniz.
Tıp Tanrısı Asklepius'a adanmış bir tapınak olarak yaşamaya başlayan tiyatro, eski oyunlara ve konserlere ev sahipliği yaparak, her yıl göz alıcı akustiğini sergiliyor. Ama aynı zamanda, antik dünyanın en mükemmel Kutsal alanlarından birisinin de kalıntılarına sahiptir. Hastalıkların ilahi tedavi yöntemlerinden çıkıp, bilimsel yöntemlere yöneldiği, inşa edilen ilk hastanenin temellerinden geçeceksiniz.
Bütün günün ilk yorgunluğunun ardından acıktığınızı hissedeceksiniz. Bu yüzden sizi yandaki pitoresk liman kasabasına, bazı deniz ürünlerini görmeniz için Yeni Epidaurus'a yönlendiriyoruz. Ama bunu gerçekleştirmeden önce, yüzmeye ne dersin? Su ferahlatıcı ve gayet temizdir.
Bugün Nafplio'ya gidiyorsun. 40 dakikalık bir sürüş sizi Yunanistan'ın en romantik şehirlerinden birine götürecektir. 19. yüzyılın başlarında kazanılan bağımsızlığından sonraki ilk başkenti olan Nafplio, Venedik surları ve sahil şeridi ile de ünlüdür. Bu yüzden yürüyüş için kendinizi biraz hazır hissedebilirsiniz.
Neoklasik binaları, butik otelleri ve yerel ürünler satan şirin dükkanları ile Naflpio, Atinalıların hafta sonu kaçamağı için en sevdiği yerdir. Ülkenin ilk parlamentosuna ev sahipliği yapmasının yanı sıra, Yunanistan'ın ilk kralı Otto'nun taç giydiği kiliseyi de içine alan, Yunan tarihinin önemli olaylarının sahnelendiği yerdir. Ama en önemlisi, adanın sokakları, sıcak renkleri ve ilham verici zevklerini hissettirmesini seveceksiniz. En iyi ipucu: Gelato (dondurma) bu dünyanın dışındadır.
Nafplio, Venedikliler için “Doğu'nun Napoli'si” olarak görülmekteydi ve kültürel izlerini fark edilebileceği gibi buraya da taşıdılar. Kasabanın ve Argolik Körfezi'nin panoramik manzarasına sahip, 18. yüzyılın başlarında inşa edilen Palamidi Kalesi'nden daha fazla bir yer yok. Zirveye kadar 999 basamağı sürebilir veya tırmanabilirsiniz. Kale, 1822 yılında ünlü fırtına hücumu ile bir gecede Yunanlılar tarafından kuşatılır, Türk garnizonu teslim alınır.
Tüm bu tarihin ardından, gezinti yerinde yürüyüş zamanı. Arvanitias Meydanı'na 1 km mesafede vakit geçirmek için zaman ayırın. Seyrine doyum olmayacak ve deniz manzarasına hayran kalacağınız küçük bir şapele (Mağaranın Meryem Anası) ulaşacaksınız.
Bugün Mora Yarımadasının derinliklerine, güneydoğu kıyısındaki ikonik kale kenti Monemvasia'ya doğru ilerliyorsunuz. Hem anakara hem de denizden gizlenmiş bu orta çağ kalesi, Bizans, Franks, Venedik ve Osmanlılar tarafından sahip çıkılan doğal bir kaledir. Parke taşlarının ambiyansı ayrı bir harikadır.
Eski Kent, karşı konulmaz bir ihtişama ve romantizme sahiptir. Ana caddesi, küçük tavernaları, kafeleri ve dükkanları ile işlenmemiş ama zariftir. Göz alıcı Bizans kiliseleri ve folklorik iki şahane müzesi ile masalsı bir cazibeye sahiptir. Ama çoğunlukla, harika deniz manzarası ile yürüyüş için ideal bir yerdir. Violet Şehri takma adı verilen taşlar, alacakaranlıkta lavanta rengine dönüşür.
Kalenin kapılarından geçer geçmez bir orta çağ kalesinin kalbine adım atarsınız. Kemerli geçitler, şirin evler ve ufalanan kiliseler, kafeler, tavernalar, dükkanlar ve zanaatkar atölyeleri ile serpiştirilmiştir. Bir zamanlar Bizans'ın merkezi caddesi, Venedik ve Osmanlı pazarı, tüm bu yorgunluğun sonunda bir kahve için oturacağınız yer.
Yerel ürünler satan küçük dükkanlar her yerdedir. Tatlı bir şeylerden hoşlanıyorsanız, şekerlemecilerin mağazalarından çıkan badem karışımlı çikolataların (amigtholata) tadı sizi kendisine doğru çeker. Ya da belki de badem, ceviz ve kekik-bal ile doldurulmuş samousades. Akşamın ilerleyen saatlerinde, sadece size ayrılmış deniz manzaralı bir balkondaymış gibi hissettiren, manzaralı kokteyller ve akşam yemeği için kendinizi hazırlayın.
Şimdi batıya, Mani bölgesinin en büyük kasabasına gidiyoruz. Githio, pitoresk bir limana ve kendine özgü sahil cazibesi yaratan 19. yüzyıldan kalma pastel evlere sahiptir. Burada bulunduğunuz zaman dilimi içerisinde, kendinize mükemmel deniz mahsulleri, mezeler ve bir ya da iki bardak uzo hazırlayabilirsiniz.
Pitoresk liman Githio sahili boyunca sadece uzun bir yürüyüş yapabilirsiniz. Varlığını deniz etrafında inşa eden bir kasabanın küçük balıkçı tekneleri ve liman hayatı, sahildeki deniz ürünleri tavernalarından birinde yemek yemeden önce tadılması gereken mükemmel aperatifler.
Konak evleri ve görkemli büyüsü ile Neo Klasik binaları ve dar sokakları keşfetmek için şehre adım atmaya değer. Ünlü mimar Ernst Ziller tarafından tasarlanan Yaşlı Kız Okulu, günümüzde de Büyük Mani bölgesinin ünlü insanları hakkında fikir verebilecek, görkemli bir müzedir. Ayrıca ünlü şair Yiannis Ritsos ve Nikiforos Vrettakos'un el yazmaları da bulunmaktadır.
Agios Dimitrios Gemi Enkazı, Githio'nun yaklaşık 5 km kuzeyinde, uzun bir kumsala sahip Selinitsa’da bulunmakta, oraya ulaştığınızda mutlaka görebileceksiniz. Öğleden sonra yüzmek için ender görülebilecek uygun bir ortam sağlanır. Altın kumu ve mükemmel suyu ile Githio’nun en popüler plajı Mavrovouni var. (Bu alan aynı zamanda nesli tükenmekte olan Caretta-caretta deniz kaplumbağalarının da yuvalama alanıdır.)
Mani'ye gitme zamanı - kule evlerinin diyarı, kaleler, Bizans şapelleri ve gözleri ile gülümseyen sert, kalın yapılı yerel yerleşimciler. Burası, engebeli kırsalı, aynı derecede yabani ve muhteşem tarihi ile sonsuza dek kıyı kasabalarına hoş geldin diyen, Yunanistan'ın ünlü bir bölgesidir.
Limeni'nin küçük ve renkli balıkçı kasabası, öğle vakti veya altın bir gün batımı sırasında güneş ışığını yansıtırken inanılmaz bir manzaraya sahip oluyor ve sahil boyunca yer alan tavernalar ve kafelerle misafirlerini karşılıyor. Burası aynı zamanda denize girmek için ideal bir yerdir.
Kule evleri ve taş yolları ile etkileyici bir şekilde korunmuş tarihi Areopoli kasabasına doğru yolculuğunuza devam edin. Bu, Mavromihalis ailesinin (Yunanistan’ın 1822 Bağımsızlık Savaşı liderleri arasında) kulesi olan Mani'nin tarihi kalbidir. Areopoli çevresinde insanları zamansız bir şekilde karşılayan bir şeyler var: tüm kahve dükkanlarını süsleyen begonviller, insanın kalbini eriten ve fırınlardan gelen kokular ve de sıcak kanlı yerleşimciler.
Kayanın içine 15 km boyunca uzanan geniş bir yeraltı mağarası olan Diros Mağaraları, sadece iç kesimde yer alan sonsuz bir su yolu ağı değil, aynı zamanda Avrupa'nın en önemli Neolitik mezar alanlarından birisiydi. Sitenin en büyük mağarası olan Vlihada'ya 40 dakikalık bir tekne turu, olağanüstü sarkıt ve dikitleri, diğer dünya oluşumlarını geçerek iç kısımdan 2,5 km içeriye doğru sizi alacaktır.
Eski kale şehri Kardamili de Mani'nin en güzel yerleşim yerlerinden birisidir ve yakıt ikmali için mükemmel bir yer sunar. Bir tarafta Messinia Körfezi'nin sakinleştirici suları, diğer tarafta Maniot kasabasının gururu olarak uzun Taygetus dağı var.
Kardamili’nin ana plajı Ritsa, ana yoldan uzanarak dinlenebileceğiniz harika bir ortam sunuyor. Uzun çakıllı plajı, gölgede kalan, çok sayıda taverna ve otele sahiptir. Su temiz ve derin, bu yüzden yüzmenin tadını çıkarın.
Mani, İkinci Dünya Savaşı sırasında Girit direnişinde yer alan yazar, bilgin ve asker olan Patrick Leigh Fermor - Paddy veya Bay Mihalis ile eş anlamlıdır. 96 yaşına kadar Kardamili'de yaşadı ve hatırasına saygı olarak, evi günümüze dek korundu. Talep üzerine ziyaret edebilirsiniz.
Kardamili'deki yaşamın cazibesini tam olarak hissetmek için yapmanız gereken bir şey daha var. Bölgenin ünlü zeytin ağaçlarının gölgesinde yemek yiyin. Çok sayıda seçenek var. Ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
Kısa bir atlama sizi kuzey kesiminde yer alan Messinia bölgesinin başkenti Kalamata'ya getiriyor. Orada bir havaalanı (böylece kolayca burada durabilir ve hatta yolculuğunuza buradan başlayabilirsiniz) ve küçük bir kalabalığı kendisine çeken büyük bir otel, kafe ve restoran koleksiyonu. Klasik sahil cazibesini yıl boyunca harika bir ortam ile bu birleştiren enerji bulaşıcıdır.
Kıyı boyunca bir yürüyüşle başlayın, sadece yorgunluğunuzu bile alırsınız. İştahınızı açmak için yüzmenize bağlıdır. Kıyıdan sadece 12 km uzakta, kozmopolit atmosferi ile canlı plaja ve bar sahnesine sahip kumlu bir plaj olan Santova'yı bulacak ya da yakınlarda yer alan, yemyeşil, güzel koyları ve Mavi Bayrak ödüllü plajı ile Mikri Mantinea.
Kalamata'nın tam kalbinde, şehrin arkeoloji müzesini bulacaksınız. Tarih öncesi dönemlerden Miken dönemine, Bizans ve daha sonraki yıllara kadar bölgenin kültürel gelişimini anlamak için harika bir durak. Daha da iyisi, Messinia Arkeoloji Sitesini ziyaret etmek olabilir, böylece hepsini tek bir bağlamın içerisinde bulacaksınız.
Hiçbir şey Kalamata'nın atmosferini, Messinia Körfezi'nin kendinize ait olduğu Taygetus Dağı'nın eteklerindeki Verga'ya doğru bir sürüş gibi yakalayamaz. Kalamata'nın yanıp sönen ışıklarının manzarasına sahip gün batımı veya akşam yemeği için mükemmeldir.
Bir zamanlar Venediklilerin ödül mücevherleri olan iki kale kasabasına doğru. Mora'nın güneybatı yarımadasında stratejik olarak konumlanan Koroni ve Methoni, Batı'dan Doğu'ya seyahat eden ticaret gemileri ve Kutsal Topraklara giden hacılar için önemli duraklardı.
İyi korunmuş eski taş evleri ve eğimli sokakları ile Güney İtalya'nın Koroni'ye benzer bir havası var. Zanga olarak adlandırılan ana kumsaldan, serinletici bir dalıştan önce veya sonra ziyaret etmekten keyif alacağınız heybetli kaleyi seyretme bonusunuz var. Burada görülmeye değer bir de manastır var.
Mothoni'ye giderken konuksever Finikounta kasabasından geçeceksiniz. Buradaki sular sığ, plajlar kumlu ve küçük çocuklu aileler için idealdir.
Sahilde tembellik edebilir ve bir tavernada öğle yemeğinin tadını çıkarabilirsiniz. Acele etmeyin, çünkü insanların buradaki temposu oldukça yavaştır.
Bu, kaçırmamanız gereken bir kale deneyimidir. 13. yüzyıl Venedik kalesi, Yunanistan'ın en önemli kalelerinden biridir ve kesinlikle en heybetli kalelerden birisidir. Taş geçidi ve kapıları ile sadece girmek için bile etkileyici, içeride kilisesi ve Osmanlı hamamları da dahil olmak üzere çeşitli, önemli yapıları olan görülmeye değer bir mekandır.
Çok kısa bir sürüş sizi kuzeye, çalkantılı tarihine ters düşen, sakin bir kasabaya, Pilos'a getiriyor. Mora'nın en büyük doğal limanı ve Türklere karşı kurtuluşta belirleyici rol oynayan Navarin deniz savaşı ile ünlüdür. Aynı zamanda bazı olağanüstü turistik yerlerin de çıkış noktasıdır.
Voidokilia Mora Yarımadası'nın sembolüdür ve bunun için iyi bir nedeni de vardır. At nalı şeklindeki plaj, ince beyaz kuma sahip olmakla kalmaz, ezilmiş deniz kabukları sayesinde de su dünya çapında bir turkuaz denizi yaratır. Tam kelimesiyle bir Instagram fotoğrafı yakalamak için Paleokastro Kalesi'ne çıkın. Plaj, her yıl Akdeniz diyeti konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan Navarino Mücadelesi'nin bir parçasıdır.
Pilos'un batısında bir tepe üzerinde yer alan Neokastro, Yunanistan'ın en iyi korunmuş kalelerinden birisidir. Küçük bir müzeye ve kiliseye dönüştürülen bir camiye de ev sahipliği yapmaktadır. Denizden görünmeyen, Navarino Savaşı sırasında gözcü olarak kilit bir rol oynadı. Ayrıca Messinia Körfezi ve ötesini görmek için harika bir bakış açısı oluşturur.
Küçük bir ada köyü hissini veren, bir kasabanın küçük dar yolları boyunca akşamüstü yürüyüşü gerçekleştirmek için Pilos'a geri dönüyoruz. Geleneksel kafeler ve mağazalar sahil yoluna ulaşmadan önce yerel ürünler satmaktadır. Burada deniz kenarındaki tavernada akşam yemeğine oturabilirsiniz.
Son - ama en az küçüğü değil - modern dünyanın en büyük ideallerinden biriyle eşanlamlı olarak akla Antik Olimpiyatlar geliyor. Olimpiyat Oyunlarının doğum yeri ve Olimpiyat Ateşinin dört yılda bir yandığı yerdir. Aynı zamanda gerçek olimpiyatlar için de etkileyici bir biçimde korunmuş bir anıtta yer almaktadır.
Sadece eski stadyumun tonozlu girişinden yürüyerek 20.000 taraftarın neşe ve coşkuyla kahramanlara tezahürat ettiğini duyabilirsiniz. 1000 yıldan fazla bir süre boyunca, dört yılda bir burada organize edilen Antik Olimpiyatların mirasını her yerde bulabilirsiniz. Araba yarışları için bir hipodrom, spor salonu ve koşu parkuru, banyolar ve villalar ve de M.Ö. 5. yüzyıla ait Zeus Dor Tapınağı.
Tanrı Hermes, sol kolunda bebek Dionysos'u kucaklayan bir ağaç gövdesine zarifçe eğilir. Güzellik ve zarafet mükemmel bir uyum içerisindedir. Bu, heykeltıraş Praxiteles'in Olimpia Arkeoloji Müzesi'nde yer alan en büyük sanat eserlerinden birisinin etkisidir. Ziyaret etmek için daha fazla nedene ihtiyacınız var mı?